Değer mi, sana ulaşmak için eksik kalan uykulara?
Değer mi, tüm yorgunluklara?
Değer mi, sende batan güneşi hayal ederek güneşe bile bakmamaya?
Değer mi, sende yaşanan hayatı herhangi bir yerle kıyaslarken hayatı kaçırmaya?
Değer mi, içinde senin adının olduğu her cümleyle darmaduman olmaya?
Değer mi, bir saniye bile gözlerini kapatmadan, her saniyesini doya doya yaşamak için uyumamaya?
Değer mi, seni anlatıyor diye şiirler, şarkılar ezberlemeye çalışmaya?
Değer mi, küçücük kalbin tam ortasında senin için kocaman yer ayırmaya?
Değer mi, senden başkasını kalbine, hayatına hiç kimseyi almamaya?
Değer mi, hayatımı bütünüyle sana adamaya?
Değer mi, bu kadar karşılıksız bir sevgiye?
Değer mi, yağmurun için sağanak gibi gözyaşı dökmeye, güneşin için buz olup erimeye?
Değer mi, yüzüne yüzüne esen deli rüzgarların için bir yaprak gibi savrulmaya?
Değer mi, dalgaların çılgınca sahilleri döverken kürekleri kaybolmuş bir sandal olmaya?
Değer mi, soğuğuna da sıcağına da kucak açmaya?
Değer mi, ağzımdan çıkan her cümlede senden bir parça olmasına?
Değer mi, sende güneş doğdu diye doğan güneşi kabul etmeye?
Değer mi, sende açıyor diye çiçeğe aşık olmaya?
Değer mi, martıların uçuşlarını, vapurların dalgalarla olan dansını kıskanmaya?
Doğan güneşi, üzerinde dolanan bulutları, deli gibi yağan yağmuru, kızgın güneşini bile özlemeye değer.
Martıların vapurların arkasından gidişini, en küçük yağmur damlasında felç olan trafiğini, şehre girişte tepeden görünen karışık ama sevgi dolu ışıkların bile özlenmeye değer.
Öyle çok özledim ki seni İzmir
İçimdeki özlemim kadar da büyüksün benim için
Doğum günün kutlu olsun İzmir’im.

Bana ne hissettiğini söyleyebilir misin?